Beni Koruyun

Hürriyet - Yazarlarım

19 Haziran 2012 Salı

Kendim Yaptım

Uzuuuun ve mecburi bir aradan sonra tekrar merhabalar sevgili izleyici,

Ben, daha önce bahsettiğim zorunluluktan ve teknik nedenlerden dolayı burada yokken, siz burdasınız ya, seviyorum sizi, daha ne diyeyim :)

Ama ben de yine boş durmadım tabii ki, elim dolu geldim.. Umarım verdiğim uzuun arayı hoşgörmenizi sağlar.. Umarım beğenirsiniz..

Şimdi efendim, olay bir eve kapanmış, eşi tarafından net bağlantısı azaltılmış bir kadının, ne yapsam da bu adamdan intikam alsam ben diyerek evde dört dönmesiyle başlıyor  ve eşinin dolabında son buluyor.. Evet, anladınız, yepisyeni, cillop gibi bir DIY/Kendin Yap projesiyle sahalara döndüm :)

Neyse, uzatmayayım; kendisine en son aldığımız ve görünüm olarak diğer tişörtlerinden en iyi duranı bi elime aldım, diğer elime de sevgili makas arkadaşı.. Kestim.. Önce kollarını, sonra da yakasını kestim.. Tabi ben, bi heyecan kesiverince bu aşamaları fotoğraflamayı unuttum gene, affola :)





Kestim ama bu kadar yırtık beni kesmedi.. Dedim ki daha ne yapsam.. Şu fotoda görünen sevgili dantelimi aldım, tişörtü çevirdim ve arkasına teğelledim..




Sonra da, dikiş makinasında önce teğel yerlerinden diktim. Sonra da, yatay, paralel çizgiler şeklinde dikiş attım..



Dikiş işimde bitti.. Son  olarak aldım elime yine makası, o makine de paralel attığım dikişlerin arasından kesikler yaptım.. Çizgi çizgi kestim tişörtü..

 


Ta ta ta taaaa.. Tişörtüm yaklaşık 20 dk içinde bitti, hemen giydim üzerime sizin için fotoğraf çektim kendimi :)



Önden bi numarası olmadığı için o taraftan çekmedim. Arkadan tam olarak bu şekilde görünüyor ve gören herkes inanılmaz beğendi.. Hatta annem dedi ki, bu kız bensiz kendine birşey alamaz, hangi ara almış bu güzel şeyi :)))


Peki ya siz beğendiniz mii ?

Bu arada avizelerimi hatırladınız, değil mi?

Sevgilerimle..





10 Haziran 2012 Pazar

Çanta Yenileme

Merhabalar sevgili izleyici, nasılsın :))

Elimde olmayan nedenlerle bir süredir çok sık online olamıyorum ve bu yüzden çok üzgünüm.. Eşimden ban yedim :)) Vınn limitini yiyor muşum, çok fazla foto yüklüyor muşum, nasıl bu kadar hızlı bitiriyor muşum, böyle giderse daha da nete giremez mişim, bla bla blaa ... İşte bu fazla sinirsel nedenlerle online olamadım bir süredir, affola :))

Ha, bu arada, boş durdum mu, tabi kii Hayıırrr..

Yepyeni, gıcır gıcır bir delilik projesiyle karşınızdayım.. Yıllardır elimde olan, çok severek 1700 kere falan kullandığım, ancak artık pul pul dökülen mango çantamı yeniledim.. Ama ne yenileme.. İtiraf ediyorum, tam yarısında vazgeçmeyi, çantayı kaldırıp atmayı ve size bundan asla bahsetmemeyi bile düşündüm.. Ama yapamadım..

Gelelim çantamızın geçirdiği dönüşüme, bu çantamın ilk hali.. Aslında yanlarda ufak sapı vardı, ancak ben sapları kestikten sonra fotoğraflamayı akıl edebildim :))


Fotoğrafta da gördüğünüz gibi, çantam artık zavallı bir haldeydi, arkası bundan daha da fenaydı üstelik.. Bu da, çantamla bütünleştirmeyi planladığım malzeme.. Saten..



O kumaşı çantaya yapıştıracağımı zannettiniz değil mi? Yaaa, ben o kadar kolay yolu seçer miyim ama, aşkolsun.. Diktim.. Evet evet, yaptım.. Deliyim, biliyorum, tam 2 gün parmak uçlarımla birşey tutmakta zorlandım.. Zaten süslemesini de parmaklarımın acısı geçince yaptım :)) O kadar kastım ki bitircem diye, yapım aşamalarını da fotoğraflayamadım.. Hele ki süslemeden önceki halini iyi ki fotograflayamamışım; berbattı gerçekten, kardeşim görünce gülme krizine girdi, kendimden nefret ettim :)

Neyse ki, azmettim, bitirdim, çıkan sonucu pek beğendim, parmak uçlarımdan öptüm tebrik ettim kendimi :))







Bir sonra ki delilik projesinde görüşünceye dek hoşçakalın diyor ve hepinize sevgilerimi gönderiyorum :))


3 Haziran 2012 Pazar

3 Haziran 1963

OTOBİYOGRAFİ

1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim

kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin

hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir

otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ'dan Havana'ya

Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'de
961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır

partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim

951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü

sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın

içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim

bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falıma baktırdığım oldu

yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye'mde Türkçemle yasak

kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filân olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir.




11 Eylül 1961 / Doğu Berlin

Nazım Hikmet RAN