Beni Koruyun

Hürriyet - Yazarlarım

17 Nisan 2012 Salı

Taşınamamak :(

Uzun ama bomboş bir aradan sonra herkese merhabalar..

Bildiğiniz gibi, en son yazımda taşınma telaşımdan bahsetmiştim. Ben hala aynı telaştayım efendim, nerede bıraktıysanız ordayım :)

Bir taşınma bu kadar uzun sürer mi yahu demeyin..Ben dedim, aldım ağzımın payını. Hala aynı evde, 2/3'ü toplanmış, kalanlar ha toplandı ha toplanacak şekilde, neredeyse kir pas içinde oturuyorum, ha bu arada, tutulmuş, ancak boyası, temizliği yapılmamış bir ev de beni bekliyor üstelik..

"Hay ben bu teknik aksaklıkların......" demek istiyorum, demiyorum. Terbiyeliyim, tutuyorum kendimi :))

Çok sıkıldım üstelik.. Öylece beklemek sinirlerimi daha da geriyor.. Azıcık hobilerime vakit ayırayım, kafamı dağıtayım diyorum ki, o da ne, bütün malzemelerim kolilere dağılmış :((

Off offf.. Bitsin bu çile :((

Yeni bir şeyler yapmayı, buraya koymayı, yaptığınız yorumları okuyup gaza gelmeyi çok özledim.. Umarım siz de beni özlemişsinizdir :))

Bu arada, gelmişken güzel de bir çekiliş haberi vereyim.. Çalışmalarını zevkle takip ettiğim Nurgülce renk renk kumaşlar hediye ediyor. Çekiliş 5 Mayıs'ta yapılacak. O gün benim doğum günüm, bu bir işaret olabilir mi :)))

Öpüyorum hepiniziii..

Sevgilerimle..

11 Nisan 2012 Çarşamba

Yoyo Yüzük

Merhabalar,

Sessizliğe gömüldüm bir süredir, tembelliğe vurdum, elim varmıyor hiç yeni bir şeye.

Geçen hafta güzel kızımın doğum gününü kutladık, artık prensesim 2 yaşında :)) Ona, hazırlıktı, yeni bir şeyler almaktı, oyuncaktı, balondu derken, baya bi yorulmuşum :)

Bir de şu taşınma konusu.. Söylemiştim daha önce de, en yakın zamanda taşınmamız gerek, ev bakıyorum diye. Dün itibariyle bir ev bulduk gibi, eğer bir aksilik olmazsa, sanırım en geç  1 hafta içinde taşınmış olacağız. Lütfen herşeyin yolunda gitmesi için benim için dua edin, olur mu :)

Ben de tabi, öyle ya da böyle taşınacağız sonuçta diyerek evi toplamaya başladım. Off offf.. Ne zormuş yahuu.. Toplanacak ne çok şey var. İsyanlardayım, bu kadar kitabı, bu kadar eşyayı niye almışım ben :)

Yani, sizi unuttum sanmayın sakın, aklım her burada. Ancak, bedenime hakim olamıyorum :))

O yüzden şimdilik bir yüzük yapabildim. Daha önceki alışveriş postumdaki mavi kumaş çok çekmişti beni.. Zaten rengine vurulup (tabi fiyatına da) almıştım.. İşte o kumaşla, ne zamandır aklımda olan, Sevgili arkadaşım Ponti'nin Takıları'nın tasarımı olan yüzüklerden hemencecik yapıverdim kendime.. Ben beğendim, Ponti'm beğendi, umarım siz de beğenirsiniz :)








Bu güzel yüzüklerin çok daha fazlasına buradan ulaşabilir, buradan da satın alabilirsiniz :))

Taşınma bana vız gelir, ben hep buradayım diyerek, sizleri yalnız bırakmayacağıma söz veriyorum, görüşmek üzere :)

9 Nisan 2012 Pazartesi

Mimlendim :)

Sonunda oldu, ben de mimlendim :)))

Hep okurdum, hep merak ederdim, böyle neşelendiğime göre, demek hep de istemişim.. Ve sevgili Ponti'nin Takıları beni mimlemiş... Ayy nasıl mutlu oldum, nasıl çocuklar gibi şenim anlatamam :))

Bu arada, çooook uzun yıllar öncesine, ortaokul/lisede anket yapıp, doldurduğumuz günlere döndüm niyeyse.. Eminim bu duygu bir tek bana olmuyordur :) Çok da, güzel bir faaliyet aslında, takip ettiğin kişiyi daha yakından tanımak için eğlenceli bir yol..



1) Yemek olsam ne yemeği olurdum?

Ispanak! Bayılıyorum ona, ve ondan yapılan herşeye.. İçinde ıspanak olan herşey benim için dünyanın en lezzetli yemeğidir.. Hem felsefesi de güzel, ıspanak gibiyim, faydalı ve her bünyeye gerekliyim :))) Bu arada, bu fotoğraftaki tarifini denememiştim, hemen yapayım bari..Bak gene canım çekti :)

2) Müzik aleti olsam hangisi olurdum?
Davul.. Hastasıyım.. Sesini duyunca hiç dayanamam ve oram buram oynamaya başlar :) Hayatımda elime hiç almadığım halde, sırf içimde uhde kalmasın diye kına gecemde ve düğünümde davul çaldım.. Ha, ben çılgınlar gibi eğlendim, misafirler beni ritmime uyabildimi, orasını bilmem :)) Gene felsefe yapayım mı, "İnanamayacağın kadar sağlamım ben, istediğin kadar vur, çatlatamazsın" :)))


3) Araba olsam hangisi olurdum?

Hiç ilgim yok aslında arabalara karşı.. 15 yıldan beri ehliyeti olup, bi gün biri kıstırcakta beni sürücü koltuğuna oturtcak diye fellik fellik kaçan biriyim. Hiç sevmiyorum.. Ha, iyi araba kullanır, kötü park ederim, o ayrı :) Ama, illa kullanacaksam, şundan olsun bari, içini dışını ayrı seviyorum, pek şirin, pek güzel, pek havalı.. Hem küçük, her yere parkederim ben bunu :))


4) Aylardan hangisi olurdum?

Mayıs! Doğduğum ay diye değil, her haliyle pek severim kendisini.. Öğrenciysen, okul bitirici, çalışıyorsan yaz tatili yaklaştırıcı; hem yeşil, hem ılık, hem çiçek, hem erik :))   Daha ne olsun..


5) Ayakkabı olsam hangisi olurdum?

Bilemedim :(  Babet, sandalet, converse arasından gittim gittim geldim.. Hem rahat, hem herşeye çok yakışır, oluru var.. Babet olayım ben.. Ama en fiyonklusundan :)


6) Kıyafet olsam hangisi olurdum?

Kot pantalon.. Asla vazgeçemem.. Herşeyle, her renkle kombinlerim, heryere giyerim.. Mini mini bir gençkızken (!) annem dalga geçerdi, senin gelinliğini de kottan diktirmek lazım diye :)) Kot, candır :)


bol paca yazlık pantolon 

7) Renk olsam hangisi olurdum?

Her ne kadar bazen mor aşkım depreşse de, ben siyah, beyaz insanıyım.. Netim yani, ya öyle ya böyle :)) Başka başka renkler bakarım, denerim, üstüme yakıştırırım, gider nerde özellikle siyah var, onu alırım.. Bu arada, kırmızı da favorimdir, ilk 3'e zorlanmadan girer :)


8) Hayvan olsam hangisi olurdum?

Köpek olurdum.. Hem korkmadığım, hem de kucağıma hatta yatağıma aldığım ilk ve tek hayvandır kendisi.. Tabii bunda canım Köpük'ümün rolü de büyük.. Oğluş, seviyorum seni..


9) Şu an okuduğum kitabın 137. sayfasında neler var?

Ahh, ahh.. Evinde hatırı sayılır denilebilecek bir kütüphanesi olan ben, uzun zamandır, şöyle keyfimce kitap okuyamıyorum maalesef.. Ama, elimde eski bir antoloji var, açıp açıp şiir okuduğum.. Hatta kızıma da şiirler okuyorum içinden, şimdiden kulağına güzel sözler dolsun diye..
O kitabın 137.sayfasında Yaşar Nabi Nayır'a ait ONAR MISRA isimli şiir var :

Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam,
Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak.
Gözlerine yavaşça, yavaşça doldu akşam…
Göklerin ateşini kalbime boşaltarak
Benim içimde yaktı sanki gurubu akşam.
Senin kirpiklerinde bir damla oldu akşam.
Gündüzden, gürültüden ve kâinattan ırak,
Akşamı seyredeyim bakışlarında bırak,
Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam,
Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak.

Mim bu kadar.. Sevgili Ponti, çok ama çok teşekkür ederim :)

Bu arada, Ponti'den öğrendiğim kadarıyla bu işten sıkılanlar varmış.. Ben de severek takip ettiğim birkaç kişiye paslayayım da adet yerini bulsun o zaman :)


Görüşmek üzere :)


8 Nisan 2012 Pazar

Alışveriş..


Ben bugün biraz alışveriş yaptım ve bunu da hemen sizinle paylaşıyım dedim :)

Hani şu tahtakaleler/1milyoncular var ya.. Ben çok seviyorum oraları. Incık cıncık, ne ararsan buluyorsun, aramasan da, beğenip alıyorsun ya.. Bayılıyorum oralara. Nerede bir tane görsem, gezmeden duramam ve illa ki birşey alamadan çıkmam. Sanırım daha önce belirtmiştim bu tahtakale aşkımı :)

Neyse efendim, işte ben bugün bizim buaralarda ki en favorim tahtakaleye ıslak mendil almaya girdim ve aşağıdakileri aldım çıktım :)) Sizinle de paylaşmadan duramadım..



Bu arada, şu fotoğrafda görünen mavi örtü, uzun olmayan bir fiskos örtüsü.. Bunlardan farklı renklerde 6 tane aldım, çünkü 3 tanesi 1,5 TL :)) Ancak diğerlerini, poşetiyle annemde unuttum :)

Ben bunlarla neler yaparım, aklımı oynatırım :)

7 Nisan 2012 Cumartesi

Genç Kız Sığınma Evi Derneği

Merhaba arkadaşlar, okumanızı istediğim önemli bir yazı var.
Her bir desteğin çok önemli olduğu bir sosyal sorumluluk projesi.

Dün nimostylo bloğunun biz sosyal medya kullanıcılarına çağrısı ile bu güzel oluşumdan haberdar oldum.










Bu derneğin çok güzel bir amacı var. Yetiştirme yurtlarında biliyorsunuz ki 18 yaşından sonra barınma sağlanmıyor. Bu yaşta ki bir insan, daha mesleğini eline almadan, kendi ayakları üzerinde duramadan ya evlenmeye mecbur bırakılıyor, ya da kaçtığı hayata geri dönmeye..



Onları bu kabustan kurtarmak için kurulan bu dernek, genç kızların 25 yaşına kadar barınma ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor. Bu da tahmin edersiniz ki desteklerle mümkün.



O yüzden sosyal medyada bunu duyurmak, gerekli desteği sağlayabilecek kişilere ulaştırmak, en olmadı belki bu durumda olan birine ışık olabilmek bizlere yani sosyal medya ile iç içe olan insanlara düşüyor.



Bloggerlık artık çoğu insanın bir hobisi ya da daha ciddi işi gibi. En az diğer sosyal alanlar kadar takip edilen blog dünyasında bu oluşumu ve güzel hedefi duyurmak emin olun bu derneğin amaçlarına en büyük yardım olacaktır.



Projenin ilk aşaması olarak İstanbul - Kadiköy ilçesinde Güneş adı verilen bir sığınma evi açılmış. Güvenlik açısından da mantıklı bir kararla adresi gizli tutuluyor.



Sırada Avcılar ve Taksim de, hatta başka şehirlerde aynı sığınma evlerinden açma planları var.






Sadece bir an taciz gördüğünüz babanızla, dayak yediğiniz abinizle veya sizi en yakın zamanda tanımadığınız biriyle evlendirecek olan ailenizle aynı çatı altında, her an tehlike ve acı korkusuyla beklediğinizi düşünün.

Bir ses, bir ışık, adınızın söylenmesi bile sizi korkutacak hale getirmişken çevrenizde "beni kurtar" diyebileceğiniz kimsenin olmadığını hayal edin..

Tek çareniz ne olurdu?



İşte aklımıza gelen tek cevabın gerçekleşmemesi, hayatların kurtarılması adına çok önemli bir proje bu. Herkesin maddi ya da manevi destek vermesi gerektiği bir amaç, bir inanç.



Gelelim yapabileceklerimize.



Sitelerinde maddeler halinde sıralanmış ;



-Derneğin Üyesi Olmak. (Derneğe üye olarak çalışmalarında, etkinliklerinde görev almak.

- Ayni Yardımlarda Bulunmak ( Güneş evlerinde barınmakta olan genç kızların ihtiyaçlarını giderecek mutfak, kıyafet v.b. gibi yardımlarda bulunmak)

- Eğitim Bursu ( Bir genç kızın tüm eğitim masraflarını karşılamak.)

-Link Desteği ( İnternet sitesi üzerinden sitemizin linkini, bannerini yayınlayarak destek vermek)



NAKDİ YARDIMLAR



- Banka hesaplarına havale yoluyla bağışta bulunmak

- Dernek merkezinde nakit bağış





Hesap numaralarına buradan ulaşabilirsiniz.



Bu maddelerden hiç birini sağlayamayacak olanlar bile en azından link desteği verebilir diye düşünüyorum. Blogger bile olmanıza gerek yok, hangi sosyal medya aracını kullanıyorsanız, arada bir paylaşıp insanlara hatırlatmanız yeterli.



Amaç sadece yardım edebileceklere ulaşmak değil, yardıma muhtaç kişilerinde paylaştıklarınızı görüp, hayatını kurtarma şansı olduğunu öğrenebileceğini unutmayın. Bir insana bu şansı vermek büyük mutluluk olmaz mı?



Özellikle bloggerlardan ricam kendi istedikleri şekilde veya bu yazıyı ctrl + c tuş kombinasyonuyla kopyalayıp paylaşmalıdır.

Nimostylo' ya da bu dernekten bizi haberdar ettiği için ayrıca teşekkür ediyorum. Kendisinin konu ile ilgili yazısına şuradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca, ben de sevgili Ponti'nin Takıları sayesinde konuyla ilgili bilgi sahibi oldum, kendisine tekrar teşekkürler..



Daha çok insana umut olabilmek dileğiyle, sevgiler.

5 Nisan 2012 Perşembe

100 olduk :))

Herkese merhabalar,

Bugün güzel kızım gündüz uykusu uyumayıp, oyun oynamayı tercih ettği için, akşam da her zaman ki saatinden çok önce yamuldu :) Saat 09.30 da uykuya daldı ve ben, hooop, aldım elime hemen laptopu, açtım blogumu...

Ta ta ta...

İzleyici sayım 100 olmuş :))

Nasıl mutlu oldum, nasıl sevindim anlatamam.. İzleyen, beğenen, takip eden, takdir eden herkese çok ama çok teşekkür ederim..

Nice nice 100'lere inşallah :))


Ayrıca, bir de güzel mi güzel bir çekiliş haberim var, kaçırılacak gibi değil :)

Bir tane de burda, fotoğrafta görünenlerin hepsini hediye ediyor, harika :))




4 Nisan 2012 Çarşamba

Pembe, gönlüm sende :)

Herkese merhabalar,

Yeni bileklik ve küpe ile karşınızdayım.. Yaz gelmeden yaza hazırlık yapayım dedim ve işe renkli takılarla başladım..

Pembe inci boncuk ve gümüş rengi metal aparatlarla tasarladığım bileklik ve küpem huzurlarınızda.. Umarım beğenirsiniz :))







Bir de güzel bir çekiliş haberi paylaşmak istiyorum. Günlük yaşamda bile göz makyajından vazgeçemeyen biri olarak ben bu hediyeye bayıldım.. Katılmak için tık tık :)



2 Nisan 2012 Pazartesi

Derin'im..

Canım kızım,

İki yıl önce, bugün geldin dünyaya.. Öyle minik, öyle melektin ki.. Çıt diye kırılıvereceksin sanırdım, yeniyetme anneliğimle.. Dokunmaya kıyamaz, koklamalara doyamazdım. Öyle güzeldin ki.. Her annede aynıdır bu duygu, eminim; ama güzeldin işte.. Çok.. Herşeyden çok..

Yavaş yavaş büyüdün.. Çok erken yaptın pek çok şeyi.. Çabuk güldün, çabuk döndün, çabuk kavgaya başladın benimle.. Ömrümüzün sonun dek yapacağımız ana-kız kavgalarımızı biz seninle 1 yaşındayken yapmaya başlamıştık bile.. İlk sözcüğün "anne" olmadı mesela.. hatta epey  zamandan ve sözcükten sonra sıra geldi bana :)

Çoğu zaman yaşam telaşından, yetişme kaygısından, kahrolası çalışma zorunluluğundan pek çok şeyini kaçırdım.. Ya da bana öyle geldi, bilmiyorum.. Yanında olduğum zamanlarda, başka önceliklere ayırdığım zaman için beni affet.. Daha erken uyumadığın, ya da senin için özenerek hazırladığım yemekleri yememek için direttiğinde sana kızdığım için beni affet... Kızdığım zamanlarda, kendimi tutamayıp bağırdığım için affet..

Sen öyle melek bir bebektin ve öyle melek bir çocuk oldun ki.. Gerçek anlamda hiç üzmedin  beni, hiç yormadın. Hep uslu, dayanıklı, dirayetli, uzlaşmacıydın.. 1,5 yaşında 4 yaş davranışı sergiliyordun ve bu yüzden, yaşına/sana rağmen daha fazla bekleyen bendim :)

Bugün senin doğumgünün.. Ve benim.. Çünkü seninle yeniden doğdum ben.. Anne olmanın yanında, yeni bir kadın oldum, insan oldum, evlat oldum, eş oldum, abla oldum.. Seninle yeniden öğrendim hayatta pek çok şeyi. Bildiklerimi, yanlış bildiklerimi ve bilmediklerimi.. Seninle yeni bir düzene geçtim ve sevdim bu yeniliği.. Şimdi düşünüyorum da, hayatımın senden öncesi yok gibi. Gereksiz değil tabii ki ama, senin için, sana hazırlanmak için yaşamışım senden önceki 30 seneyi..

Sen doğduğunda dediğim gibi ; "Bir varmış, bir yokmuş.. Sanki herşey masalmış.. Hayat asıl şimdi başlamış..."

Canım kızım.. İyi ki varsın hayatımda.. İyi ki anneliği yaşattın bana.. İyi ki doğurmuşum seni :)

Seni çok seviyorum..

1 Nisan 2012 Pazar

Kahvelim

Hala deli gibi takı yapıyorum :))

Hayır, satmıyorum, takmıyorum, ne yapıcam bu kadar takıyı bilmem :)

Kahve rengi boncuk ve sarı aparatların güzel birlikteliği..







Ben bu kahveli takımı gerçekten çok beğendim, peki ya siz beğendiniz mi?